08.10.2012

İstiklal marşı “korkma” diye başlıyor.
Ama korkuyoruz.
Başkalarına ifade edemiyoruz…
Acı olanı, kendimize de ifade edemiyoruz.
Bu nedenledir ki “ Uyuyan Türkiye, Uyan Türkiye, Koyunlaşıyoruz…”,
benzeri elektronik mektuplar atarak, başkalarını uyarma adı altında,
aslında korkumuzu dile getiriyoruz.

Becerebilirsek terörü lanetleyerek bitirebilen ilk ülke olacağız,
diye laflıyoruz ve yönetimleri eleştiriyoruz.
Farkında değiliz,
“ Becerebilirsek vatanı sosyal medyada kurtarabilecek ilk halk da biz olacağız”.

Korkuyoruz,
Yaşadığımız sıkıntılardan bir yenisi daha gelirse yapacak bir şeyimizin olmadığını biliyoruz.
Korkuyoruz,
Arkamızdan kimsenin gelmeyeceğini biliyoruz.
Korkuyoruz,
Kurumlara inanmıyoruz. Hakkımızı arayamayacağımızı biliyoruz.
Korkuyoruz,
Umudumuz olan liderlerin de korktuklarını görüyoruz.
Korkuyoruz,
Muhaliflerin bile, korkularından, sadece kuru gürültü yaptıklarını görüyoruz.
Korkuyoruz,
Bu nedenle hep başkalarının uyanmasını ve bir şeyler yapmasını bekliyoruz.

Sade vatandaşın görebildiğini,
Bütün dünyanın görebildiğini,
Konuştuğunu ve yazdığını liderlerimiz mi görmüyor?
Bu biçimde davranan liderlerin başına gelenleri de mi görmüyorlar?
Görüyorlar…
Korkuyorlar…

Korkuyorum, korkuyorsun, korkuyoruz, korkuyorlar…

Bu nedenledir ki hepimiz bir kurtarıcı bekliyoruz,
“yönetenler de yönetilenler de”.

Sade vatandaş tüm kaybedeceklerinden korkar.
Hakkıdır, haklıdır ve normaldir.
Gücü elinde tutanlar neden korkar?
İşte bütün mesele budur.